Ayça Ayşin Turan, Hürriyet’e yeni dizisi ‘Meryem’ hakkında konuştu.
İlk diziniz 245 bölüm sürdü, bir sonraki diziniz ‘Karagül’ 125 bölüm sürdü. Sonra bir filmde başrol oynadınız ama sizi pek tanımıyoruz…
– Hızlı tüketmek yerine yavaş, sağlam ve bebek adımlarla ilerlemeyi daha uygun buluyorum. Röportajlarda kendimi ifade etmek de garip.
Oh hayır…
– Örneğin, ses kayıt cihazını gecikmeden kapatabilirim (gülüyor). Aslında benim kamera fobim var. Ama sette oynadığım diğer karakter için durumu sorunsuz atlatıyorum.
Sadece Sinop ilinden olduğunu biliyoruz, kim olduğunu söyler misin?
Dedikodu sevmem, duygusalım, ayrıca güçlü ve mantıklıyım. Sürekli kendimi tanımlamaya çalışıyorum. Saygısızlığa tahammülüm yok.
Her şey mükemmel görünüyor. Senin kusurların, takıntıların yok mu?
– Kusurlarımı bulmak ister misin? Uyumlu ve iyi huyluyum. Yemek yerken bile seçici değilim.
biraz sıkıcı mısın
– Oradan sıkıcı mı görünüyorum? Bence çok eğlenceli, hatta çılgınım. Bazı dengesizliklerim var tabii. Duygularımı gösteren bir akrep kadınıyım. Limon ve portakal şekeri yiyemiyorum, hastayım. Otelde kalıyorsam, yatak kapıya bakıp görmemeli. Uçakta yalnız seyahat ediyorsam kesinlikle koridorda kalın.
Nasıl bir ailen var?
– Babam öğretmen, annem ev hanımı. Sokaklarda oynadım, düştüm, yürüdüm, yaralandım. Çok sosyaldim. Ama büyüdükçe sessizleştim. Biz 7 kardeşiz, ikisi kız, beşi erkek, en son doğan benim.
Sizin hikayeniz de “Çocukluğumdan beri oyuncu olmak isterdim” üzerine mi kurulu?
– Hayır. Her şey birer birer aniden gelişti. Lise bölümü seçerken bu işin perde arkası ilgimi çekti. İstanbul Üniversitesi Radyo-TV-Sinema Bölümünü kazandım. Bir gün bahçede otururken menajerim Tümay Özokur beni görmek için aradı. Daha önce tesadüfen karşılaşmıştık. O röportajdan sonra ilk işim başladı ve kendimi sette buldum.
İstanbul’dan korktunuz mu?
– Sinop’ta küçücük bir yerde yaşadım. İstanbul’a geldiğimde uyum sağlamakta zorlandım, bu yüzden geri dönmek istedim. Yapamayacağımı düşünerek ağladım. Ama zamanla alıştım. İlk işim haftanın 5 günü yayınlandı ve şartlar ağırdı. Hastaneye götürüldüğümü bile hatırlıyorum. Ama bu işin bir tutku olduğunu anlıyorum ve deneyimledikçe oyunculuk benim için ciddi bir tutku haline geldi.
MIRANDA KERR VE BEN, FARKLI DÜNYANIN İNSANLARIYIZ
Ayça Ayşin Turan, kariyerine başladığından beri Miranda Kerr’e benzetiliyor. Ama bu benzetmeye katılmaz: “Ben Ayça, o Miranda. Farklı dünyalardan, farklı şeyler yapan insanlarız. Aktris olsaydı, bu benzetme benim için daha onurlu olurdu. ”
Güzellik, başlamak için önemli bir faktördür, ancak her şey değil. Önemli olan kendini geliştirmek. Aynaya baktığımda kendimi sıradan bir kadın olarak görüyorum. Daha önemli olan kısım ruh ve karakterdir.
Yeni diziniz ‘Meryem’ bu hafta başlıyor. Hadi söyle biraz.
– İnsanlar Meryem hakkında konuşmaya başlayınca kalbimde çiçekler açıyor. O çok iyi… Bir kavanozda yaşadı, kötülüğün ne olduğunu bilmiyor. Saf, temiz, yaşam enerjisiyle dolu. Peri gibi… Sinop’ta yaşamaya devam edersem belki Meryem olabilirim. Ama İstanbul’a geldim ve hayatım değişti.
Dizi bize ne anlatıyor?
– Bir gecede değişen hayatlar ve olaylar üzerine büyük bir sır gelişti. Aşk, intikam, nefret kısacası tüm duygular onda. Ayrıca insan hayatının bir günde değişebileceğine inanıyorum. Annem diyor ki: “Kapının arkasında seni neyin beklediğini bilemezsin.”
Meryem bir trafik kazasının ilk bölümünde erkek arkadaşının suçunu üstlenir. Aynı kararı verir miydin?
– Meryem fedakardır, erkek arkadaşından başka kimseyi tanımaz, ona güvendiği için suçu üstlenir. Bu karakterle daha çok çalışmayı ve fedakarlık yapmayı öğrendim. Ama çoğunu yapamadım.
Her hafta yeni bir dizi başlıyor. Neden seninkini izleyelim?
– Çünkü Meryem bizden biri. Meryem ve Türk kadınları birbirine çok benzer. Her Türk kadını gibi çok fedakar, sevdikleri için elinden gelen her şeyi yapabilen iyi bir karakter. Takip eden herkes kendinden bir şeyler bulacaktır.
Dipnot: Meryem, Secret adlı Güney Kore dizisinin yeniden çevrimidir.